Uzm. Dr. A. Billur Şendur
Menü
Meme Sağlığı

Meme Kanseri Tarama Yöntemleri

Meme Kanseri Tarama Yöntemleri

Meme kanseri nedir?

Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türü olup her 8 kadından birinde meme kanseri ortaya çıkmaktadır. Kadınlarda kanserden ölüm nedenlerinde akciğer kanseri 1. sırada iken meme kanseri 2. sırada yer almaktadır. Meme kanseri erken dönemde teşhis edildiğinde sağkalım oranları %90-95 civarındadır.

Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücrelerin değişime uğraması ve kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucu ortaya çıkar. Erken evrede sadece meme dokusu içerisinde bir kitle olarak kendini gösterirken zamanla memeye yakın koltuk altı lenf bezlerine yayılım gösterir. Zamanında teşhis edilemediğinde ise başta kemik, karaciğer ve akciğer olmak üzere diğer organlara yayılır ve tedavi süreci zorlaşır.

Meme kanserinde erken teşhis önemlidir!

Meme kanseri erken evrede saptandığında, küçük boyutlarda olup yayılım göstermediğinde yaşam kalitesi bozulmadan ve de hayatta kalma süresi olumsuz etkilenmeden tedavi edilebilecek bir kanser türüdür. Meme içinde yer alan, henüz büyük çoğunlukla ilk yayılım yeri olan koltuk altına yayılmamış olgularda tedavide %100’e yakın başarı elde edilebilmektedir.

Meme kanseri tarama yöntemleri nelerdir?

Meme kanseri taraması, hiçbir belirtisi ya da şikâyeti olmayan kişilerde meme hastalıklarının saptanmasında kullanılan testlerdir.

Ülkemizde de Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği meme, serviks (rahim ağzı) ve kolon (kalın barsak) kanserleri için tarama programları yürütülmektedir. Meme kanseri için tarama programı ülkeden ülkeye, hatta aynı ülke içinde farklı sağlık topluluklarına göre değişkenlik gösterebilir.

Türk Radyoloji Derneği ve Amerika Radyoloji Derneği 40 yaşından itibaren yılda 1 kez mamografi taraması önermekte olup ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından KETEM (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi)’lerde 40-69 yaş kadınlara iki yılda bir mamografi ile tarama yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı bu tarama programında bu iş için ayrılabilen kaynakların göz önünde bulundurduğu unutulmamalıdır.

Meme kanserinin erken teşhisi için kullanılan 4 temel yöntem bulunmaktadır;

  1. Kendi Kendine Meme Muayenesi: 20 yaşından itibaren ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi
  2. Meme Ultrasonografisi: 40 yaşından önce herhangi bir risk faktörü yoksa, hastanın şikayeti olması ve klinik gereklilik halinde klinik muayene ve ultrasonografi
  3. Mamografi: 40 yaşından sonra ise hiç bir şikâyeti olmasa bile yılda bir kez mamografi ve gereklilik halinde ek olarak ultrasonografi
  4. Manyetik Rezonans Görüntüleme

1. Kendi Kendine Meme Muayenesi

Memedeki kitleler rastlantısal olarak saptanabilmekle birlikte genellikle kadınlar memesinde ortaya çıkan anormal bir bulgu ya da kitleyi kendi muayeneleri sırasında fark edebilirler. Meme kanseri en sık memede zamanla büyüyen, genellikle ağrısız sert bir kitle olarak belirti verir. Ancak ağrı varlığı kitlenin kesin iyi huylu olduğunu da işaret etmez. Ayrıca meme başından kanlı akıntı olması, meme derisinde ya da meme başında çekinti görülmesi de kanser açısından şüphe uyandırıcı bulgular arasında bulunmaktadır.

Ayda 1 kez kendi kendine yapılan meme muayenesi kişinin kendi meme yapısını tanımasını sağlar ve bu sayede farklı bir durum ortaya çıktığında erkenden fark edip doktora başvurması açısından önemlidir.

2. Meme Ultrasonografisi

Meme kanseri açısından düşük riski bulunan kadınlarda mamografi dışındaki ultrasonografi ya da MR (Emar) gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerinin rutin olarak yapılması ile ilgili herhangi bir öneri ya da medikal bir kanıt bulunmamaktadır.

Meme ultrasonu, 40 yaş altı kadınlarda meme ile ilgili bir şikâyet bulunduğunda (ağrı, ele gelen sertlik, meme başı akıntısı… gibi),ailesinde meme kanseri öyküsü olanlarda, genetik olarak meme kanserine yatkınlığı bulunanlarda ve meme kanseri açısından orta-yüksek riski olan kadınlarda yapılır.

40 yaşından sonra genel tarama yöntemi mamografi olmakla birlikte meme dokusu yoğun (dens) olan kadınlarda mamografide dokuların üst üste geldiği yoğun doku alanlarında gizlenen lezyonların aydınlatılmasında, kitlenin sıvı ya da katı içeriğinin ayırt edilmesinde (solid-kist ayırımı) ve yüksek riskli hastalarda ultrasonografi incelemesi mamografik değerlendirmeye mutlaka eklenmelidir.

Ayrıca hamilelerde ve emziren kadınlarda memede bir şikâyet olması durumunda ultrasonografi radyasyon içermemesi nedeniyle ilk kullanılan tanı yöntemidir.

3. Mamografi

Meme kanserinin erken tanısında dünyada en yaygın kullanılan altın standart tarama yöntemi mamografidir. Meme kanseri açısından ortalama riske sahip kadınlarda 40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi yapılması önerilmektedir.

Rutin dijital mamografi incelemesi erken evre meme kanserinin saptanmasında önemli bir role sahiptir. Ancak meme yapısına, bazen de görüntü kalitesine bağlı olarak ek mamografi görüntülemesi, ultrasonografi ya da MR incelemesi gerekebilir.

Son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan, bazı özel merkezlerde bulunan 3 boyutlu mamografi- tomosentez cihazları ile kitlelerin ya da mikrokalsifikasyonların saptanabilirliğinde artış dikkati çekmiştir. “Mikrokalsifikasyon” denilen ve kireçlenme olarak da tanımlanan bulgular, memedeki fibrokistik değişikliklere bağlı görülebilmekle birlikte yapısal ve meme içindeki dağılım özelliklerine bağlı olarak zaman zaman meme kanserinin erken bulgusu olabilmektedir. Mikrokalsifikasyonlar mamografide görülebilmekle birlikte büyük oranda ultrasonografide seçilememektedir.

Kendisinde meme kanseri öyküsü olan, ailesinde özellikle birinci derece yakınlarında meme kanseri tanısı almış bir kişi bulunan, kendisinde ya da 1. derece yakınlarında meme kanseri riskini arttıran genetik mutasyon (BRCA geni) pozitif olan ve 30 yaş öncesinde göğüs bölgesine radyoterapi almış kadınlar yüksek riskli kabul edilmektedir. American Kanser Derneği bu bireylerde mamografi görüntülemesine 30 yaşında başlanması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca bu kadınlarda incelemeye MR (Emar) görüntüleme de eklenebilmektedir.

4. Manyetik Rezonans Görüntüleme

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR-Emar) meme kanseri açısından düşük riski olan kadınlarda rutin olarak önerilmemekle birlikte yüksek riskli kadınlarda daha küçük boyutlu tümörleri de gösterebildiği için mamografi görüntülemesine ek olarak gerçekleştirilir. Ayrıca MR görüntüleme mamografi ve ultrasonografi incelemelerinde belirsiz olarak nitlelendirilen lezyonların aydınlatılması, patolojik-kanlı meme başı akıntısı olanlarda süt kanallarının incelenmesi, meme kanseri saptanan kadınlarda tümör boyutunun ve meme içindeki yayılımının, karşı memenin ve koltuk altı lenf bezlerinin değerlendirilmesi için yapılır.

 

Mamografi meme kanserinin erken dönemde saptanmasında yaygın olarak kabul edilen altın standart tarama yöntemi olmakla birlikte mamografi, ultrasonografi ve MR görüntülemelerinin verdiği bilgiler birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Herbirinin diğerine göre bazı üstünlükleri olmakla beraber bu radyolojik incelemeler birbirinin yerini tutamaz. Hastanın kliniği, muayene bulgusu, risk faktörleri ve radyolojik görüntüleme sonuçları birlikte değerlendirilmelidir.

Güncelleme Tarihi: 21.05.2024
Uzm. Dr. A. Billur Şendur
Editör
Uzm. Dr. A. Billur Şendur
Radyoloji Uzmanı
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Uzm. Dr. A. Billur ŞendurUzm. Dr. A. Billur ŞendurRadyoloji Uzmanı
+90544 511 1711
+90544 511 1711
Size daha iyi hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. İnternet sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında daha ayrıntılı bilgiye Çerez Politikası’ndan ulaşabilirsiniz.
Kapat