
Tiroid nodülleri tiroid bezinde normal tiroid dokusundan farklı olarak ortaya çıkan, genellikle yuvarlak veya oval yapılı bir doku oluşumları olup toplumda oldukça sık karşılaşılan lezyonlardır. 40 yaşından büyük bireylerin yaklaşık %50’sinde tiroid nodüllerinin görülebileceği bildirilmiştir.
Tiroid nodüllerinin büyük çoğunluğu benign yani iyi huylu olup bir tedavi gerektirmez. Nodüller genellikle herhangi bir belirti göstermeden uzun süre varlığını sürdürebilir, ancak bazı nodüller hormon üretimi, çevre dokulara bası yapma veya nadiren kanser riski taşıma gibi klinik öneme sahip olabilir.
Tiroid nodüllerinin %7-15’i malign yani kötü huylu olup 2022 yılı verileri (Global Cancer Statistics) baz alındığında dünya genelinde 7. en sık karşılaşılan kanser türüdür. Yine 2022 yılı verilerine bakıldığında tiroid kanserlerinin %75’i kadınlarda kalan %25’i ise erkeklerde görülmektedir.
Tiroid nodülleri, ultrason gibi görüntüleme yöntemleriyle tespit edilir ve büyüklükleri, yapısal özellikleri ve risk faktörleri göz önünde bulundurularak takip veya tedavi planı oluşturulur.
Tiroid bezi değerlendirmesi için öncelikle kan tahlilleri yapılmakta olup kan sonuçları nodül varlığı açısından bilgi vermemektedir. Tiroid nodüllerinin saptanmasında ultrasonun en önemli tanı aracı olduğu göz önünde bulundurulursa herhangi bir şikâyet olmasa bile belli bir yaştan sonra bireylerin tiroid ultrason kontrolü yaptırması yararlı olabilir.
Ultrasonografi ile tiroid nodüllerinin boyutları ve yapısal özellikleri değerlendirilmekte olup nodüllerin biyopsi gereksinimi olup olmadığına sonografik özelliklerinin yanı sıra nodül boyutları da dikkate alınarak karar verilmektedir. Tiroid nodüllerinin biyopsisi ultrasonografi kılavuzluğunda gerçekleştirilir.
Bir tiroid nodülü malign yani kanser tanısı aldığında, ya da iyi huylu olsa bile çevresindeki dokulara bası oluşturuyorsa, hormon salgılama özelliği taşıyorsa ya da kozmetik açıdan olumsuz bir durum ortaya çıkıyorsa tedavi edilmelidir ve bu nodüllerin klasik tedavi yöntemi ameliyattır.
Ancak gelişen teknoloji sayesinde ve özellikle en sık görülen papiller tipte tiroid kanserlerinin çoğunlukla yavaş seyirli olması nedeniyle “minimal invazif” yani ameliyatsız tiroid nodülü tedavisi seçenekleri gündeme gelmiştir. Bu tedavi yöntemleri arasında son yıllarda radyofrekans ablasyon ya da mikrodalga ablasyon yöntemlerini içeren tiroid ablasyon tedavileri popüler hale gelmiştir.
Ameliyatsız tiroid nodülü tedavisi genellikle ultrason eşliğinde yapılan girişimsel yöntemlerle uygulanır. En yaygın teknikler arasında radyofrekans ablasyonu (RFA),lazer ablasyonu ve yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason (HIFU) yer alır. Bu yöntemlerde, nodülün boyutunu küçültmek ve semptomları hafifletmek için enerji ile doku hedeflenir, çevre sağlıklı dokular korunur. İşlem genellikle lokal anestezi altında kısa sürede tamamlanır, hastalar aynı gün normal yaşamlarına dönebilir ve cerrahi kesilerden kaynaklanan izler oluşmaz.
Ameliyatsız tiroid nodülü tedavisinde, klasik cerrahi işlemlerde olduğu gibi kesi yapılmadığı için boyunda herhangi bir iz oluşmaz. İşlem ultrason rehberliğinde, ince bir iğne veya prob aracılığıyla gerçekleştirildiğinden cilt bütünlüğü korunur ve estetik açıdan herhangi bir olumsuzluk ortaya çıkmaz. Bu özellik, hastaların görünümünü korumasına ve tedavi sonrası sosyal yaşamlarına hızlıca dönmesine olanak sağlar, aynı zamanda ameliyat sonrası iz veya skar ile ilişkili psikolojik kaygıları ortadan kaldırır.
Ameliyatsız tiroid tedavisi, ameliyat ile karşılaştırıldığında birçok önemli avantaj sunmaktadır. Bu yöntemle kesi yapılmadığı için boyunda iz oluşmaz, hastanede yatış gerektirmez ve genellikle 1-2 saatlik gözlem sonrasında hastalar taburcu edilebilir. Ayrıca tiroid fonksiyonları korunur, ömür boyu ilaç kullanımına ihtiyaç duyulmaz ve hastaların geri bildirimlerine dayanan değerlendirmelere göre yaşam kalitesi artar.
Bunun yanı sıra, komplikasyon olarak adlandırılan, tedavi uygulamasına bağlı istenmeyen olumsuz durumların oluşma olasılığı da tiroid ablasyon uygulamalarında ameliyata göre daha düşüktür. Bu bilgiler ışığında ve uluslararası araştırmaların sonuçları ile desteklenen veriler doğrultusunda, ameliyatsız bir tedavi yaklaşımı olan tiroid ablasyon tedavisinin uygulama sıklığının yakın gelecekte tüm dünyada artacağını öngörebiliriz.
Ameliyatsız tiroid nodülü tedavisi sonrasında dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:
Tiroid ablasyon tedavisinin gerçekleştirilebilmesi için deneyim çok önemlidir. Amerikan Tiroid Birliği (American Thyroid Association) tiroid ablasyon tedavisini uygulayacak hekimin boyun anatomisi, tiroid ultrason değerlendirmesi ile tiroid ince iğne aspirasyon biyopsi uygulamalarında ve hem iyi huylu hem de kötü huylu tiroid nodüllerinin risk değerlendirmesinde yüksek deneyim ve bilgi birikimine sahip olması gerektiğinin altını çizmiştir.
Konuyla ilgili derneklerin bir araya gelerek yayınladıkları 2024 yılına ait bir kılavuzda da tiroid ablasyonunu uygulayacak hekimin en az 3 yıl süre ile tiroid ultrason deneyimine sahip olması gerektiği, 200’den daha fazla sayıda tiroid biyopsi işlemi gerçekleştirmiş olması ve de bunlara ek olarak, işlem esnasında ultrasonda ablasyon iğnesini sürekli gösterebilecek yetenekte olması gerektiği bildirilmiştir. Bu nedenle ameliyatsız bir tedavi seçeneği olan tiroid ablasyon tedavisinin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için hekimin bilgi ve deneyim düzeyi büyük önem taşımaktadır.
Tiroid nodülleri çoğu zaman iyi huyludur ve genellikle ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaz, bu nedenle çoğu kişi için tehlikesizdir. Ancak nodüllerin küçük bir kısmı malign yani kanserli olabilir ve büyüklükleri, yapısal özellikleri veya hormon üretme durumları nedeniyle çevre dokulara baskı yapabilir veya tiroid fonksiyonlarını etkileyebilir. Bu nedenle tiroid nodülünün tehlikeli olup olmadığını belirlemek için ultrason değerlendirmesi, gerekirse ince iğne aspirasyon biyopsisi ve risk faktörlerinin incelenmesi önemlidir. Erken tanı, hem tedavi planlaması hem de olası komplikasyonların önlenmesi açısından kritik bir rol oynar.
Tiroid nodülleri her zaman ilaçla tedavi edilemez; çoğu nodül iyi huylu olsa da büyüklüğü veya yapısına bağlı olarak sadece takip gerektirir. Bazı nodüller, özellikle tiroid hormon salgılayan fonksiyonel nodüller, tiroid hormon baskılayıcı veya diğer ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Ancak malign yani kanser riski taşıyan nodüller veya boyun yapısını etkileyen, bası oluşturan nodüller için ilaç tedavisi genellikle yeterli olmaz ve girişimsel yöntemler veya ameliyat gerekebilir. Bu nedenle tedavi planı, nodülün tipi, boyutu ve hastanın klinik durumu göz önünde bulundurularak hekim tarafından belirlenir.